7 Kasım 2011 Pazartesi

Maket Yapalım

Maketix ürünleri her yaştaki insan için eğlenceli bir uğraş. Her biri birbirinden ilginç 100'lerce modelden oluşan bir objeler topluluğu. Materyalin naturel ahşap oluşu ve insanların bu objeleri puzzle mantığı ile 3 boyutlu olarak kendilerinin oluşturması ürünlerin en büyük özelliği.

Oluşturulan obje; eskimemekte, yıpranmamakta. Maketi oluşturduktan sonra gözünüzün önünde bir köşede saklayabilirsiniz.

Maketix ürünlerini alanlarda veya hediye olarak verenlerde yenilerini edinme, bir set ve koleksiyon yapma isteği olabilir.

Yakın gelecekte alınacak MEB Tavsiye Kararı ile çocukların zeka gelişimine katkı yapan, beyin jimnastiği yapmalarını sağlayan dünya standartlarına uygun, sağlıklı bir eğitim aracına dönüşecekmiş.

Ürünlerin içerisinde bulunan fotoğraf ve kurulum şemalarının yanında objelerin kısa tanımları da yer almakta. Web üzerinden de satış yapmakta olan firma ürünlerini aşağıdaki başlıklar altında toplamış:
  • Ahşap Yapboz
  • Dinozor Serisi
  • Hayvan Serisi
  • Deniz Serisi
  • Böcek Serisi
  • Yaşam Serisi
  • Silah Serisi
  • Yapı Serisi
  • Kırtasiye Serisi

Kitap - Evrenin Çizgi Tarihi


Evrenin Çizgi Tarihi, Amerikalı karikatürist, Profesör ve matematikçi Larry Gonick tarafından yazılan ve çizilen, evrenin oluşumundan günümüze kadarki tarihini siyah-beyaz karikatürlerle anlatan kitaplar serisidir. Seride yer alan her kitap, dünya tarihinin belli bir dönemini kronolojik sıralamaya sadık kalarak ele almaktadır.

Birinci kitabın ilk bölümünde yapımını henüz tamamlamış olduğu zaman makinesini harekete geçirmek için tarihi bir kitaptan bölümler okurken gördüğümüz ve çizimi Einstein’ı andıran Profesör, Gonick’in kendisini temsil etmektedir. Yazar, kitap boyunca devam eden zaman yolculuğunda bilimsel ve antropolojik verilere dayanan tarihsel olayların izini sürer ancak sunum tarzı asla bir ders kitabı gibi değildir. Gonick, anlatmakta olduğu hikayeleri geçmişe damga vurmuş tarihi kişilikler, kanlı anekdotlar ve sıradışı detaylarla canlandırarak renklendirir. Yazarın ilginç üslubu ve olağanüstü mizah anlayışı neredeyse okumakta olduğumuz kitabın aslında bir tarih kitabı olduğunu tamamen unutturup, sürükleyici bir maceranın anlatıldığı bir çizgi roman okuduğumuzu zannettirecek kadar başarılıdır.

Seride evrimsel bilim, fizik, astronomi ve antik tarih konularını işlediği için Gonick, referans olarak ikincil kaynaklar veya antolojilere başvurmak yerine Homer’in İlyada’sı, Hindistan’ın Rig Veda’sı ve İncil gibi orijinal metinleri referans olarak kullanmayı tercih etmiştir.

Evrenin Çizgi Tarihi serisi Portekizce, Yunanca ve Lehçe de dahil olmak üzere farklı dillere çevrilmiş ve yayınlandığı günden beri birçok ödül kazanmıştır. Halen New York Üniversitesi, Yale Üniversitesi ve Kolombiya Üniversitesi gibi prestijli üniversitelerde öğrencilere tavsiye edilen veya müfredatta yer alan bu serinin Büyük Patlama’dan başlayarak İskender’in Hindistan seferiyle sona eren birinci kitabını sizlere ulaştırabilmenin mutluluğunu duyuyor, sizleri Carl Sagan’ın ‘Gerçekten çok zevkli, büyüleyici, sıradışı ve tam anlamıyla küresel bir bakış açısına sahip; insanlık tarihini öğrenmek için ders kitapları okumaktan çok daha iyi bir yöntem’ olarak tanımladığı bu benzersiz yapıtla başbaşa kalmaya davet ediyoruz.

http://www.kipitap.com

Büyük Patlamadaki Süper Beyinler CERN'i Anlattı


İsviçre'nin Cenevre kentindeki Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi'nde (CERN) yürütülen dünyanın en büyük bilimsel deneyi 'Büyük Patlama'da, 90'a yakın Türk araştırmacı görev alıyor. CERN'deki Türk araştırmacılardan Doç. Dr. Bilge Demirköz, CERN'e ilişkin, "CERN, bizlerin evrene uzattığı bir dua, evrene açılan bir el. Bakalım çalışmalarımızın, çabalarımızın karşılığında evren bize ne verecek?" dedi.

CERN'deki çalışmalarını 5 yıldır aralıksız sürdüren Doç. Dr. Bilge Demirköz, iki yıl ATLAS detektörünün yapımında, çalıştırılmasında ve sorunların çözümünde ve binlerce fiber optik kablonun bağlanmasında çalıştığını anlattı.

"Ben 2 yıl boyunca her gün kaskımı taktım, ucu demirli ayakkabılarımı giydim ve her gün yerin altına indim. Yani iki yıl boyunca gün yüzü görmedim." diyen Demirköz, bu süreçte yaşadıklarını şöyle anlattı:

"İki yıl yerin altında, inanılmaz tempoda kablolarla, ekipmanlarla yere eğilerek, dehliz gibi yerlerden geçerek detektörleri yaptık. Parçacıkların dışarı kaçmaması için dedektörleri adeta matruşkalar gibi içiçe geçirip arada boşluk bırakmayacak şekilde tasarladık.

Bu süreçte, sabahları uyandığımda güneşe bakmamaya çalışıyordum. Kendimi o gün yine havanın kötü olacağına inandırıyordum. Çünkü erken saatte yerin altına inecektim ve çıktığımda yine güneş olmayacaktı.

Cenevre'de kış aylarında çok yağmur yağıyor ve hemen hemen de hiç güneş yok. Bu nedenle güneşi ve yeşili görmek için Alpler'e, yani bulutların üzerine çıkmanız lazım. Zaten yerin altında olduğumdan ve güneşi görmediğimden kayak sevgim oluştu.''

Demirköz, yapımında çalıştığı detektörün şimdi sorunsuz çalışmasını ''dünyanın en muhteşem olayı'' sözleriye değerlendirdi.

"CERN beklenmediklerin yeri."
Doç. Dr. Demirköz, insanın yaptığına inandığında bunun mutlaka bir geri dönüşünün olacağını belirterek, şöyle konuştu:

"Örneğin Edison, elektrik lambasını bulmaya çalışmıyormuş. Bu deneyde belki hiçbirimizin beklemediği bir şey gelecek. CERN benim için beklenmediklerin yeri. Ama CERN'de bir şeyi beklemek de istemiyorum, bir şeyleri umut ediyorum ama beklenmedik bir şeyi bulmak istiyorum. En fazla istediğim şey bu. CERN benim için bizlerin evrene uzattığı bir dua. Ellerimizi evrene doğru açtık ve bir duamız var ve diyoruz ki 'bize bir şey ver'. Bizim için evrene açılan bir el CERN. Bakalım çalışmalarımızın, çabalarımızın karşılığında evren bize ne verecek?"

"Ne sıkılması Erkcan, en iyi yerdesin."
CERN'deki çalışmalara University College London'dan katılan bilim insanı Dr. Erkcan Özcan da değişik ülkelerden yüzlerce bilim insanının çalıştığı CERN'in bir fizikçinin dünyada çalışabileceği en iyi yer olduğunu savundu.

"LHC, okyanuslara açılan yepyeni bir gemi aslında. Bu gemiyle okyanuslara açıldık diyebiliriz. Belki karşımıza bir şey hemen çıkabilir ya da uzun süre çıkmaya da bilir. Ancak önemli olan bu geminin içinde, hatta yapıldığı tersanede olmak çok önemli" diyen Erkcan, deney sonuçlarının üye ülkelerin gelişimine büyük katkı sağlayacağına işaret etti.

Erkcan, Cenevre'deki hayatının yüzde 90'ının bilgisayarda program yazarak geçtiğini, bundan zaman zaman sıkıldığı anlarda, "Ne sıkılması Erkcan. Aslında dünyada çalışılabilecek en iyi yerde çalışıyorsun. Daha ne isteyebilirsin ki." sözleriyle kendini yeniden motive ettiğini aktardı.

Dünyanın çoğu yerinde ve Türkiye'de gerçek fizikle, öğretilen fizik arasında büyük bir farkın bulunduğunu vurgulayan Dr. Erkcan, sayısal derslerin keyifli taraflarının öğretilmedikçe öğrencilerin bilime ilgi duyamayacağını söyledi.

"Üyelik karlı bir yatırım olacak."
Türkiye'nin uzun yıllar deneysel parçacık fiziğini "lüks ve kötü kardeş" olarak gördüğünü, bu nedenle CERN'e üyelik girişimi yapmadığını kaydeden Erkcan, "Oysa CERN'e üyelik bir anlamda karlı bir yatırım. Bilime ve teknolojiye yatırım yapacaksınız ki uzun vadede ülkeniz kazansın" dedi.

CERN'e üyelik için yıllık aidatların, ülkelerin milli gelirleri ve nüfusları göz önüne alınarak hesaplandığını bildiren Erkcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye için bu aidatın ne kadar olacağını açık ve net şekilde CERN'den öğrenememiştik. Her ülkenin belli bir pazarlık durumu da olabiliyor çünkü. Ben geçen sene merakımdan şu anki 20 üyenin ne kadar ödediğini, nüfusunu ve milli gelirlerini kullanarak hesap yaptım.

Yani bu tamamen gayriresmi bir miktar ancak Türkiye için hesapladığım yıllık aidat 39.4 milyon İsviçre Frangı. Bu meblağ, Türkiye gibi ilerlemek isteyen bir ülke için çok yüksek değil. 15-64 yaş arasındaki nüfusumuz için kişi başına yılda bir dolara bile karşılık gelmiyor.

Çünkü CERN, şu ana kadar yaptığı alt yapılar için de katkı isteyebilirdi. Böyle bakıldığında Türkiye aslında CERN'e üyelikle iyi bir yatırım yapmış da oluyor. Hazır bir şirkete iyi bir ortaklık sağlamış oluyorsunuz.''

CERN'deki CAST deneyinde çalışan Boğaziçi Üniversitesi doktora öğrencisi Cenk Yıldız da CERN'de çalışmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "CERN'de pek çok alanda uzmanlarla birlikte çalışıyorsunuz. Burada çalışırken, yalnızca bilgi edinmiyorsunuz, ilham da alıyorsunuz. Bence CERN'de çalışmanın en önemli yönü burada." dedi.

Dergi - Meraklı Minik



Meraklı Minik dergisinin Kasım sayısı bayilerde.

http://tubitak.gov.tr

Kitap - Bir Milyon Ne Kadar Büyük ?


Tübitak Popüler Bilim Kitapları serisinden bir kitap daha.

Milyon çok büyük bir sayı. Peki ama tam olarak ne kadar büyük? Penguen Pipkin de işte bunu merak ediyor.

Keşif yolculuğunda ona eşlik edin ve bir milyonun ne kadar büyük olduğunu kendi gözlerinizle görün.

Yazan: Anna Milbourne
Resimleyen: Serena Riglietti
Çeviri: Meltem Yenal Coşkun


http://tubitak.gov.tr