18 Ekim 2011 Salı

Bardağı Yere Bırakın Bugün



Profesör elinde içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı. Bardağı herkesin göreceği bir şekilde tutuyordu ve ardından sordu.

- "Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?"
- "50 g.", "100 g.", "125 g." diye yanıtladı öğrenciler.
- "Bardağı tartmadıkça ağırlığını ben de bilemem" dedi profösör.

- "Ama, benim asıl sorum şu: Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?"
- "Hiçbir şey." diye yanıtladı öğrenciler.

- "Tamam, peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?" diye sordu profesör bu kez.

- "Kolunuz ağrımaya başlardı efendim" dedi öğrencilerden biri.


- "Haklısın, peki 1 gün boyunca tutsam ne olurdu?
- "Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı olur, batar vs. gibi sorunlar yaşardınız ve hastaneye gitmek zorunda kalırdınız.

Tüm öğrenciler çeşitli yorumlar yaptı ve gülüştüler.
- "Çok iyi. Peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu?" diye sordu profesör.

- "Hayır." diye yanıtladı herkes.

- Peki o zaman kolun ağrımasına ve kas spazmına neden olan neydi?

Öğrenciler bulmaca çözermişçesine düşünmeye başladılar.
- "Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda?" diye tekrar sordu profesör.

- "Bardağı bırakın düşsün!" diye yanıt verdi öğrencilerden biri.

- "Kesinlikle!" dedi, profesör.
"Hayatın problemleri de böyle bir şeylerdir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir sorun yokmuş gibi görünür. Uzun bir süre düşünürsün. Başın ağrımaya başlar. Daha uzun düşünürsün. Artık seni bitirmeye ve hiçbir şey yapamamana neden olur. Hayatınızdaki mücadeleleri ve problemleri düşünmek önemlidir. Fakat daha önemlisi onları her günün sonunda, uyumadan önce yere bırakmaktır (bardak gibi). Bu şekilde strese girmez ve her gün taze bir beyinle uyanır ve her konuyla ve yolunuza çıkan her sorunla mücadele edebilecek, başa çıkabilecek güçte olursunuz!

“Bugün bardağı yere bırakın!”

Kaynak: Genç Beyin Grubu

Kitap - Uzayın Kapısı Var mı?



Uzayın Kapısı Var mı? - Çocuk Üniversitesi Yüksek Lisans Uzay Programı

Yazan : Ulrich Janssen, Klaus Werner
Çeviren : Füsun Bayrakdar
Resimleyen : Klaus Ensikat
Optimist Yayın Dağıtım

Arka Kapak Yazısı
Evren nerede bitiyor?

Neden karanlık maddeyle çarpışmıyoruz?

Uzayı bükmek için ne gerekir?

Ve neden Amerikalı astronotlar denize, Rus kozmonotlar toprağa iniş yapar?

Uzayda seyahat etmeyi, başka yıldız ve gezegenleri araştırmayı ve kara deliklerin sırlarını öğrenmeyi kim istemez? Elbette evreni anlamak, Stephen Hawking kadar akıllı değilseniz, çok da kolay değildir.

Neyse ki Çocuk Üniversitesi’nin bu kitabı yayımlandı. Böylece çocuklar (aynı zaman da büyükler de) uzay hakkında bir fikir sahibi olabilecek. Hem de bilimin en son bulgularına dayanarak…

Işıkla Genç Kalmak Mümkün mü?
İzafiyet teorisine göre, dünyadan yaklaşık ışık hızıyla uzaklaşan bir uzay gemisi içinde zaman dünyadakinden daha yavaş geçer. Vega'ya (25,3 ışık yılı uzaklıktadır) ışık hızının yüzde 99'uyla uçan bir astronot yolu 7,2 yılda kat edecektir. Çocukları ve tüm dünya sakinleri bu zaman içerisinde 25,5 yıl yaşlanacaktır. Demek ki süper süratli gemilerle geleceğe atlanabilir, ama kişinin ömrü bununla uzatılamaz. Maalesef.

İyi Bir Okuyucu Yetiştirmenin 7 Yolu


Kitap okuma alışkanlığının temeli çocukluk döneminde atılır. Çocuğunuzun ileride iyi bir okuyucu olması ve kitap okumaktan zevk alması için yapabileceğiniz birçok şey var.

Ayrıca erken yaşlardan itibaren çocuklara kitap okumanın dil becerilerini, kelime hazinesini ve dil öğrenme yatkınlığını geliştirdiğini ve akademik başarısını önemli ölçüde etkilediğini de unutmamalısınız.

Kitap okuma sevgisi çocuğunuza kazandırabileceğiniz en önemli vasıflardan biridir.

Çocuğunuzun iyi bir okuyucu olarak yetişmesi için yapabilecekleriniz:

Her gün birlikte okuyun
Gün içinde çocuğunuzun en sakin olduğu zamanı belirleyin (örneğin uyku öncesi ya da banyo sonrası gibi).

Çocuk ilgisini kaybettiğinde okumayı bırakın ve daha sonra tekrar deneyin. Her gün 20 dakikayı (hepsi tek seferde veya birkaç sefere bölerek) birlikte okuyarak geçirmeyi hedefleyin.

Bu 20 dakika temel okuma becerilerini oluşturmasına yardım edecektir.

Sorular sorun
Çocuğunuza öyküyle ilgili resimlere bakarak yanıtlayabileceği sorular sorun.

Harflerin şekilleri arasındaki farkları belirlemesi için ona yardımcı olun; bu kendi başına okumayı öğrenirken bu harfleri tanımasına yardımcı olacaktır.

Ancak sorularınızla onu bunaltmamaya özen gösterin. Okumaya ayırdığınız zamanın eğlenceli ve neşeli bir aktiviteye dönüştürün.

Onu da dahil edin
Çocuğunuza kitapların gerçekten kendisine yönelik olduğunu hissettirin.

Satın alacağınız ve okuyacağınız kitapları seçmenize yardım etmesine izin verin.

Yanyana oturarak kitabı tutmasını veya sayfaları çevirmesini isteyin.

Kelimeleri gösterin
Okurken metni parmağınızla takip edin. Daha önceden bildiği kelimelerde duraklayın ve bu kelimeyi onun söylemesine izin verin.

Gerekirse aynı kitabı 100 kez okuyun
Onun sevdiği kitabı tekrar tekrar okumak, kitap içinde tekrarlayan kelimeleri tanımasına yardımcı olur. Aynı zamanda öykünün yapısına aşinalık kazanmasına da yardımcı olur.

Resim okumayı deneyin
Çocuğunuz henüz bir kelime dahi okumayı bilmese de, kitabı resimlere bakarak "okumaya" teşvik edin. Metin hakkında güzel ipuçları verecek şekilde, canlı ve parlak resimlendirilmiş kitapları tercih edin.

Ezberden okuyun
Çocuğunuz sevdiği bir öyküyü ezberlediyse, ezberden söylerken metni izlemesi konusunda ona yol gösterin. Nihayetinde sözlü kelimeler ile yazılı kelimeler arasındaki bağlantıyı kuracaktır.

Dr. Ayten Erdoğan
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Kaynak: www.aile.org

CRR Konser Salonu'nda Sezon Dopdolu


Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu Genel Sanat Yönetmenliği, 2011-2012 konser sezonuna başlıyor. 49 konserin gerçekleşeceği ilk yarıda, 540 sanatçı sahne alacak.

CRR Konser Salonu Genel Sanat Yönetmenliği'nden alınan bilgiye göre, konser sezonunun 17 Ekim-31 Aralık tarihleri arasını kapsayan ilk yarısında 49 konser gerçekleşecek.

49 konserde toplam 540 sanatçı sahne alacak.

Caz tarihinin kilometre taşlarından Wayne Shorter, 18 Ekim'de, cazseverlerle CRR'de buluştu. Sezonun bu en iddialı caz konserinde Shorter'a modern cazın en önemli davulcusu Brian Blade, Chick Corea'nın caz dünyasına armağan ettiği basçı John Patitucci ve Latin Grammy ödüllü piyanist Danilo Perez eşlik etti.

Besteci ve piyanist Fazıl Say'ın "Kleopatra" adlı eserinin Türkiye Prömiyeri 19 Ekim'de gerçekleşecek. Eseri dünyaca ünlü keman virtüozu Cihat Aşkın seslendirecek. Eserin dünya prömiyeri geçen Mayıs ayında Almanya'da düzenlenen keman yarışmasında yapılmıştı. Dünya prömiyerinde Henri Marteau tarafından seslendirilen eser, büyük övgü almıştı.

Konserde Fazıl Say'ın "Piyano ve Keman için Sonat"ı, Beethoven'ın yine keman ve piyano için yazdığı "Spring" adlı eseri, son olarak Fazıl Say'ın solosuyla Schubert'in "Sonat Sol Majör Op.78" isimli eseri seslendirilecek.

Dünyaca tanınan müzik dehası, virtüöz Canizares 3 Kasım'da izleyicisiyle yepyeni albümü ve yepyeni repertuvarıyla buluşacak. Yüzyılın büyük flamenko müzisyenlerinden biri olan Canizares, tekniğini, ahenk, güç ve hassasiyetle birleştirip, müziğindeki saflığı ve sadeliği yüceltecek.

Geçmişten günümüze tango türleri arasında müthiş bir köprü kuran ve geleceğin tangosunu yaratan Caceres de 12 Kasım'da CRR Konser Salonu'nda sahne alacak.

Goran Bregovic'ten, Youssou N'Dour'a, Jan Garbarek'ten, Kenny Garret'a kadar dünyaca ünlü isimlerle aynı sahneyi paylaşan, sanat tarihçisi, piyanist, besteci, söz yazarı ve aynı zamanda bir ressam olan müzik dehası Juan Carlos Caceres, geçmişten günümüze tango türleri arasında müthiş bir köprü kurmakla kalmıyor, aynı zamanda geleceğin tangosunu yaratmaya devam ediyor.

Cabo Verde'nin incisi Mayra AndradeCabo da Verde'den Brezilya'ya kadar uzanan repertuvarıyla 28 Kasım'da izleyeciyle buluşacak.

Caz tarihinin gelmiş geçmiş en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilen Pat Metheny, üçlüsüyle 30 Kasım-1 Aralık tarihlerinde iki konser vermek için CRR sahnesinde yerini alacak. Kayıtları tüm dünyada yirmi milyon üzerinde satan 17 Grammy ödüllü müzisyen, yedi sene sonra tekrardan İstanbul seyircisi ile buluşacak.

Fas doğumlu olan Hindi Zahra "her zaman aşkla ilgili" şarkılarını seslendirmek üzere, 18 Kasım akşamı, sevenlerini keyifli bir yolculuğa çıkaracak.

Ylana ve Ara Malikian, birlikte hazırladıkları müzikal ve komedinin birlikte sunulduğu bu gösteri için 7 Aralık'ta sahne alacak. Gösteri klasik müzik ögelerinin yanı sıra rock ve folk öğelerinden de izler taşıyor.

Uluslararası alanda Rusya'nın en prestijli ve çok yönlü orkestralarından birisi olan Çaykovski Senfoni Orkestrası, ünlü şef Vladimir Fedoseyev yönetiminde 28 Aralıkta CRR Konser Salonu'nda sahne alacak.

Japon Bilim Adamları Abarttı



Japonya'da bir şirket her şeyiyle insan yüzünün bire bir kopyası olan maskeler üretti.

Daily Mail’in haberine göre Real-f adlı şirket, 3 bin 900 dolara (yaklaşık 7 bin 200 TL’ye) isteyen herkesin yüzünün gerçeği kadar aynısı olan maske üretiyor. 3DPF (Üç boyutlu Foto Form) olarak adlandırılan maskeler sert "vinil klorid" adı verilen bir maddeden üretiliyor.

"İnsan yüzünün üç boyutlu fotokopisi" olarak de nitelenen kopya maskeler, kişinin yüzündeki damarlarla gözündeki irisi dahi bire bir kopyalayabiliyor.

Türkiye'nin Canı Hibe Programı



Anadolu’nun doğal mirası, Türkiye’nin Canı Hibe Programı ile yaşayacak

WWF-Türkiye tarafından yürütülen Türkiye’nin Canı Kampanyası, Anadolu’da tehlike altında olan ya da kaybolmaya yüz tutmuş canlı türlerini korumak için doğa koruma projelerine ilk hibeyi dağıtıyor.
WWF-Türkiye’nin ülkemizin biyolojik çeşitliliği konusunda farkındalık yaratmak ve bu zengin doğal mirası korumak için başlattığı Türkiye’nin Canı Kampanyası, ülkemizin dört bir yanında yürütülen doğa koruma çalışmalarını güçlendirmeyi ve yaygınlaştırmayı amaçlıyor. WWF-Türkiye, Türkiye’nin Canı Hibe Programı kapsamında Anadolu’daki sivil toplum kuruluşlarının projelerini desteklemeye 26 Eylül 2011 tarihinde yaptığı hibe çağrısıyla başlıyor.

Türkiye’nin Canı Hibe Programı biyolojik çeşitliliğin insan yaşamı için anlamının ve değerinin anlaşılması, Anadolu’da geleneksel yaşam biçimleriyle iç içe geçen, ancak kaybolmaya yüz tutan doğal değerlerin korunması ve özellikle kırsal bölgelerde yaşayanların doğadan sürdürülebilir yararlanma biçimlerini benimseyerek yaşam standartlarının iyileştirilmesi için yerel sivil inisiyatiflere önemli bir fırsat veriyor.

Hibe Rehberi’nde belirtilen ön koşulları sağlayan projeler daha sonra kamu kurum, sivil toplum ve üniversite temsilcilerinden oluşan Seçici Kurul tarafından öncelikli ihtiyaç, katılımcılık, uygulanabilirlik, sürdürülebilirlik ve kalıcılık gibi kriterler doğrultusunda değerlendirilecek. Değerlendirmelerin ardından hibe verilecek projeler kesinlik kazanacak ve seçilen projeler için proje uygulama eğitimi gerçekleştirilecek. WWF-Türkiye, Şubat 2012’de başlayacak projelerin yürütme aşamasında proje sahipleriyle işbirliği içinde olup, projedeki gelişmeleri düzenli bir şekilde izleyerek projelerin amaçlarına ulaşmasını sağlayacak.

Birey ve kurumlardan toplanan bağışlarla oluşturulan kaynak ile yerel sivil toplum kuruluşlarının doğa çalışmalarını destekleyecek olan WWF-Türkiye bu anlamda ülkemizde önemli bir boşluğu dolduruyor. WWF’in 50 yıllık deneyimiyle WWF-Türkiye’nin 35 yıllık bilgi birikimini birleştiren kampanyanın fon oluşturma süreci devam ederken, bugüne kadar destek olan kurumların ve kişilerin katılımıyla gerçekleştirilen Türkiye’nin Canı Hibe Programı’na başvuru için son tarih 18 Kasım 2011.

WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar kampanyaya destek veren bağışçılar arasında kurumların, bireylerin, öğrencilerin ve hatta okulların da olduğunu belirterek; “Kendi doğal mirasımıza sahip çıkmak adına destek veren tüm bağışçılarımıza kalpten teşekkür ederiz. Daha önümüzde uzun bir yol var ancak ilk etapta toplanılan fon ile doğal mirasımızı korumak için yöre halkıyla ilk adımı atmış oluyoruz. Anadolu’da başlatmaya çalıştığımız yerel insiyatif hareketine verilen bu desteğin devamı için çalışmalarımıza devam edeceğiz.” dedi.

WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, “Ülkemizin değerli doğal alanlarında yaşayan yöre insanlarının yaşam biçimleri ve doğaya duyarlılıkları, gurur duyduğumuz doğal varlıkların kalıcılığı için çok önemli. Türkiye’nin Canı Hibe Programı’yla da yerel inisiyatiflerin katılımını sağlayarak, yöre insanının yaşadığı bölgeye sahip çıkması ve sorunlarını belirleyerek çözüm geliştirmesi için kalıcı ve somut başarılar ortaya koymasını sağlayacağız.” dedi.

Daha fazla bilgi için:
Ece Saçar
Tuğba Uğur

Onbir yaşındaki İsrail'li Dahi Matematikçi



11 yaşındaki İsrail’li Aviel Boag’ın odasına bakıldığında, sessiz sakin oluşu, duvarlarında çeşitli posterlerin asılı oluşu, raflarda ve masanın üzerinde bir çok kitabın oluşu göze çarpmaktadır. Aviel’in odasında bir de yazı tahtası bulunmakta. Tahtada yüzyıllardır çözülemeyen bir matematik problemi yazılı. Aviel, tahtada yazılı olan problemi henüz çözemediğini ancak boş zamanlarında çözmeye çalıştığını söylemekte. Problem çözmek Aviel’in çok hoşuna gidiyormuş. Bir gün bu soruyu çözen belki de ben olacağım diyor.

Geçen yıl dahil olduğu bir programla kendisi gibi üstün zekalı olan çocuklarla haftada 6 saat ileri matematik eğitimi alıyormuş. İsrail’de bulunan Bar-Ilan üniversitesi ile İsrail ileri matematik ve fen bilimleri araştırma merkezi tarafından başlatılan programa matematik ve fen bilimleri alanlarında üstün yetenekli öğrenciler kabul ediliyormuş. Aviel’in sınıfında kendisinden dört yaş büyük çocuklar da bulunmakta. Aviel sınıfın yaşı en küçük öğrencilerinden.

Gelecek yıl normalde Aviel ile aynı sınıfta olan fakat yaşı büyük çocuklar, üniversiteye kabul sınavına ve İsrail savunma kuvvetlerinin sınavlarına girecekmiş. Aviel de bu sınavlara girmek istiyor. Fakat İsrail Milli Eğitim Bakanlığı'nın üstün zekalılar araştırma birimi, yaptığı değerlendirmelerde Aviel’in biraz daha duygusal olarak olgunlaşması gerektiğini belirtmiş. Bakanlık ilerde duygusal problemler yaşamaması adına bu kararı vermiş.

Aviel Boag’ın matematiğe olan ilgisi çok küçük yaşlarda başlamış. Annesinden aldığı bir cep hesap makinesi ile işlemler yapmaya başlamış. Çeşitli sayıların çarpımlarını, kareköklerini ezberlemiş. Onun oyuncağı adeta hesap makinesi olmuş. Çocuklarının matematiğe olan ilgi ve yeteneğinin farkında olan anne baba, bu konuda onun ilgi alanını desteklemiş, matematikle ilgili bir çok kaynak almış. Öyle ki Aviel 1. sınıfa başladığında 3. sınıf düzeyinde matematik bilgisine sahipmiş. 2. sınıfa geldiğinde Aviel’e uygulanan programla 5. sınıf düzeyinde matematik bilgisine sahip olmuş. İsrail Milli Eğitim Bakanlığı üstün zekalılar departmanı Aviel’e uygulanan testle dahi seviyesinde matematik yeteneği olduğunu saptamış. Testten sonra Aviel hemen özel bir programa alınmış.

İsrail Milli Eğitim Bakanlığı üstün zekalılar departmanı ile Bar-Ilan Üniversitesi işbirliği ile İsrail’in 20 farklı bölgesinde başlatılmış özel bir program var. Programda her ders aralıksız 4 saat sürüyor. Bu programda özellikle matematiğe, analitik geometriye ve trigonometriye önem veriliyor. Program 3 yıl sürmekteymiş. Öğrencilerin programa 3 yıl boyunca devam edebilmeleri için her yılın sonunda yapılan sınavı geçmeleri gerekiyormuş.

Aviel’in söylediğine göre kendisinden yaşça büyük çocuklar zaman zaman onu rahatsız etmekteymiş. Onun defterini ve kitabını alıp, dalga geçip, daha sonra vermekteymişler. Aviel de onunla dalga geçen çocuklara bir matematik denklemi yazıp onların çözmelerini istermiş. Denklemi çözemeyen çocuklar kitaplarını vermek zorunda kalırlarmış. Aviel’e göre arkadaşları arasında matematiği ondan daha iyi bilen birisi yok.

Aviel’in dahil olduğu program çok üstün zekalı çocukların dahil olabildiği bir program. Bar-Ilan Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Zvi Arad'a göre bu programda eğitim gören çocuklar geçmişte olduğu gibi gelecekte de İsrail’in bilim ve teknolojide zirveye ulaşmasını sağlayacak. Yaklaşık 25 yıl önce başlatılan program, geçmişten günümüze İsrail’in bilim insanlarını yetiştirmiş ve yetiştirmeye devam ediyormuş. Her yıl bu programa onuncu sınıf öğrencileri arasında yapılan testlerle üç yüz civarında öğrenci kabul ediliyormuş. Aviel bu çocuklar arasında yaşı en genç olan çocuklar arasında imiş. Programı 3 yıl sonunda başarıyla tamamlayan öğrencilere lisans diploması veriliyormuş.

Aviel’in babası Amir, Telaviv Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü'nde profesörmüş. Annesi Alona ise elektronik mühendisi imiş. Anne ve baba 1970'li yıllarda Sovyetler Birliği'nden göç ederek İsrail’e yerleşmişler. Sovyetler Birliği'nde ilköğretimi okuyan anne ve baba ikisi de üstün zekalı olduğundan dolayı sınıf atlamışlar. Aviel’in küçük kız kardeşi Elia da üstün zekalı olduğundan dolayı akademik olarak bir yıl önde gidiyor. Elia da abisi gibi matematik alanında üstün yetenekli.

Anne ve baba Aviel’in ve kardeşinin matematiğe üstün yetenekli olduklarının çok iyi farkındalar. Mümkün olduğunca onların, yaşıtlarından ayrılmadan eğitim almaları gerektiğini düşünmekteler. Anne ve baba çocukları kesinlikle zorlamamak gerektiğini, sadece onları teşvik etmek gerektiğini belirtiyor.

İsrail Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2009 verilerine göre Bar-Ilan Üniversitesi programı için 271 öğrenci belirlenmiş. İsrail üstün zekalı dahi çocukların erken yaşta tanımlanması amacıyla testler geliştirmiş, halen de geliştirmeye devam ediyor.

Aviel’in arkadaşları onun matematik yeteneğini biraz kıskanıyor olsa da ona bu konuda destek veriyorlarmış. Bu destek Aviel’e çok iyi geliyormuş.

Aviel’in anlattığına göre Bar-Ilan Üniversitesi'nde uygulanan özel programda bazen öyle sorular çözüyorlarmış ki cevap üç sayfayı geçebiliyormuş. Aviel’in diğer derslerinde de başarısı yüz üzerinden doksan beş ya da yüzmüş. Aviel’in matematikten sonra en çok sevdiği ders beden eğitimi imiş. Aviel’in yaşıtları şu anda ondalık kesirler konusundaymış. Ancak Aviel, ondalık kesirli işlemleri anasınıfındayken yapıyormuş. O, Bar-Ilan Üniversitesi'ndeki programın kendisine iyi bir gelecek oluşturacağına inanıyor.

Ne diyelim darısı ülkemizdeki çocukların başına.


Gürkan Yaşar
Üstün Zekalılar Eğitim Danışmanı
Üstün Zekalılar Enstitüsü

Kar Kristalleri


Kar yağdığı zaman hepimiz ne kadarda seviniriz. Karın beyazlığı insanın gözlerini kamaştırır. Kar üzerine gelen ışığın hemen hepsini yansıttığından beyaz görünür. Karın belkide bilmediğiniz bir özelliği daha vardır oda kar kristallarinin altıgen şekli.

Kar kristalleri neden altıgendir?
Konunun uzmanlarına göre bir kristalin şeklini belirleyen temel özellik bu altıgen su moleküllerinin tıpkı bir zincirin halkaları gibi birbirlerine kenetlenmesidir. Altıgen olmasının yanında, kar kristallerinin hiç birinin, birbirine tam anlamıyla benzememesi en önemli özelliğidir. İnsanı hayretler için bırakan bu durum üzerine, Amerikalı bilim adamı Wilson Bentley ilk araştırmalarda bulunmuş ve incelediği 6000 kar kristalinin, hiç birinin birbirine tam anlamıyla benzemediğini görmüştür. Daha sonra yapılan araştırmalarda da aynı şekilde, aynı büyüklükte ve aynı miktarda su molekülü ihtiva eden, kar kristaline rastlanamamıştır.

Kar kristalleri için denir ki havadayken hiç bir kar kristali bir birine değmez. Bu gerçekten de böyledir. Çapı 2-4 mm. olan kar kristallerinin ağırlığı 0,005 gr.dır. Hava akımına karşı dirençli olduklarından yavaş yavaş yere doğru inerler. Bu iniş sırasında kristaller birbirini ittiğinden yapışmaz ve özelliklerini koruyarak yeryüzüne düşerler. (Yalnız kristaller yeryüzüne yaklaştıkça rüzgarın da etkisiyle birbirine geçebilirler. Bu durumda lapa lapa dediğimiz yağışa dönüşürler. ) Kar yağışı -4 ile -20 derece sıcaklıklarında gerçekleşir. Kristallerin şekli ve büyüklüğü havanın sıcaklığına ve nemine bağlı olarak değişir.

Kendinize sanal ortamda bir kar kristali yapmak ister misiniz?
(Yukarıda Verdiğim linkte bir flash animasyon var bir parça kağıdı mouse ile kesiyor ve kendinize bir kar kristali yapabiliyorsunuz. Hatta kendi kristalinizin resmini kaydedebilirsiniz.)
 
Hareketli sanal kar kristali yapmak için:

Beyin Nasıl Beslenir?



İnsan, beyin fonksiyonlarının gelişmiş olmasıyla diğer canlılardan ayrılır. Günümüzde kötü beslenmenin beyinde yaptığı tahribatlar ispatlanmıştır. Hastalanmadan önce, sağlığı korumaya yönelik beslenme ucuz, pratik ve yan etkisizdir. Ciddi bir hastalığın tedavisi hem zor hem de masraflıdır. Bunun için doğru beslenerek beynimizi hastalıklardan korumak önemlidir.

Tabiat, her türlü sıkıntının ve acının çaresini bünyesinde barındırır. Doğadaki meyveler, sebzeler, şifalı bitkiler, baharatlar ve hayvansal gıdalar, bizleri daha sağlıklı ve daha mutlu kılmak içindir.

Beyin Beslenebilir mi?
Beyin, kanla beyne götürülen besin maddeleri ile beslenir. Normal koşullarda beynin tek enerji kaynağı glukoz yani şekerdir. Şeker düzeyinin beyinde azalmasına bağlı olarak, şuur kaybından, komaya kadar bir çok belirti oluşabilir. Bunun yanında beyinde şeker düzeyinin artması da tahribata yol açar. Beyni besleyen ve hastalıklardan koruyan besinler şunlardır…

1-B Vitamini: Bu vitamin başlıca et, balık, yağsız süt, yoğurt, muz, yeşil yapraklı sebzeler ve kuru baklagillerde vardır. Bu besinleri makul düzeyde tüketmek önemlidir. Eksikliğinde, beyin ve beynin emirlerini uygulayan sinir sisteminde çeşitli derecede hasarlar oluşur. El ve ayaklarda yanma, iğnelenme, duyu kusuru… gibi belirtiler oluşur.

2-E Vitamini: Vücudumuzda depo edilebilen bu vitaminin eksikliği yıllarca gizli kalabilir. Bu süre erişkinlerde 15-20 yıl, çocuklarda 2-3 yıl kadardır. E vitamini başlıca havuç, ıspanak, çilek, domates ve koyu yeşil yapraklı sebzelerde, yer fıstığı, bitkisel yağlar ve buğdayda bulunur. Bu vatamin, hafıza ve öğrenme gücünü arttırdığı gibi, eksikliğinde el ve ayaklarda duyu kusuru, kuvvet kaybı, dengesizlik.. gibi belirtiler yapabilir.

3-A Vitamini: Balık yağı, tereyağı, krema, peynir, yumurta sarısı, havuç, patates, brokoli, yeşil yapraklı ve sarı sebzelerde, tahıllarda, kayısıda bulunur. Eksikliğinde ışıkta görme azalır, fazla alımı ise, beyinde sıvı birikmesine yol açar.

4-D Vitamini: Karaciğer, balık, yumurta, tereyağı ve mantarda bulunur. Bu vitaminden vücudumuzun faydalanabilmesi için güneş ışığı gereklidir. Eksikliğinde, kaslarda kuvvet kaybı, ağrı ve dengesizlik görülebilir.

5-Karbonhidratlar ve yağlar: Unlu mamuller, baklagiller, patates, tatlılar, şekerler, muz, elma, karbonhidrat bakımından zengin besinlerdir. Beynin eneriji kaynağı olan glukoz yani şeker bu gruptandır. Yağlardan özellikle balık yağlarından omega-3, bitkisel yağlarda bulunan omega-6 hayati önem taşır. Bu yağlar, alzheimer hastalığına, baş ağrılarına, konsantrasyon bozukluğuna iyi gelir.

6-Proteinler: Vücutta bu vitamin depo edilmez. Özellikle bebeklikten ergenliğe kadar yeterli protein almak gerekir. Yetersiz protein alma beyin gelişmesini önler, zeka geriliği yapar.

7-Su: Vücudumuzun büyük oranı sudur. Özellikle yaşlılık döneminde eksik su alımı beyin fonksiyonlarını zayıflatır, şuur bulanıklığı yapar.

Çocuklarda Hangi Besinler Beyni Besler?
Beyin gelişimi anne karnında başlar, 5 yaşına kadar sürer. Entellektüel gelişimi ise yaşam boyu sürer. Doğumun ilk yılında beyin için lazım olan tüm besinler anne sütünde vardır. Daha sonraki dönemlerde başta süt olmak üzere yumurta, et, balık, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, mevsim meyvelerini tüketmek gerekir. Çocukluk döneminde beyin gelişimi hızlıdır. Saydığım gıdaların eksiksiz alınması gerekirse vitamin takviyesi yapılması beyni besler, ileriki dönemde yaşam kalitesini artırır. Fast food türü gıdaların tüketilmesi aşırı kilo, vücud direncinde düşme ve hafıza zayıflığı yapar.

Yaşlılık Döneminde Beyin Beslenmesi Neden Önemlidir?
Beyin, kanla taşınan besin maddeleri ile beslenir. İleri yaşlarda, beyne giden damarların yapısının yıpranmasına ve kan akımının azalmasına bağlı olarak besinlerden yararlanabilme kapasitesi düşer. İleriki yaşlarda beynin besin ihtiyacı değişir. Çocukluk ve erişkin dönemindeki beslenme düzenini, ileri yaşta sürdürürsek, beyin fonksiyonları açısından fayda elde edemiyeceğimiz gibi, bir çok sağlık sorununa davetiye çıkarmış oluruz.

Yaşlılıkta, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği gibi sistemik hastalıkların oluşması hekim tarafından bazı besin maddelerinin yasaklanmasına sebep olur. Fakat beslenmede asıl amaç yaşa uygun gıdalar alarak, hastalıkları önlemektir.

Yaşlılıkta: Kırmızı etten kaçınmak, bunun yerine özellikle balık ve katkı maddesi ile beslenmemiş tavukla et ihtiyacı karşılanmalıdır. Bol oranda yeşil sebze tüketilmelidir. Şekerli, aşırı tuzlu, unlu maddeler, pirinç pilavı, beyaz ekmek, tüm tatlılar mümkün olduğu kadar beslenmeden çıkarılmalıdır.

İleri yaşta makul ölçülerde süt ve yoğurt, taze meyve ve sebze, kuru baklagiller, balık veya balık yağı, kepekli ekmek tüketmekte fayda vardır. Bunun yanında hekime danışılarak takviye vitaminler ve bitkisel ilaç takviyeleri alınabilir.

Sıkça Görülen Beyin Kökenli Hastalıklardan Korunmak İçin Nasıl Beslenelim?
Beyin hastalıklarının oluşmasında tansiyon, yüksek şeker gibi hastalıkların, genetik yapı ve çevresel etkenlerin varlığı tartışılmazdır. Yaşam için gerekli olan gıdaların, yeterli ve doğru alınması, bir çok hastalığın oluşumunu engeller. Birkaç örnek verecek olursak:

Beyin yaşlanmasını yavaşlatmak için: Arı poleni, üzüm çekirdeği, A, E, C ve B vitamini, balık, yeşil çay, baharatlardan biberiye, zencefil, dereotu, fesleğen ve bir tür bitki olan gingo biloba faydalıdır. Doğal yetişmiş yeşil yapraklı sebzeler ve taze, mevsiminde yetişmiş meyvelere ağırlık verilmelidir.

Unutkanlık ve hafıza zayıflığı için: B vitamini, balık ve balık yağı, E ve C viamini, gingo biloba, ada çayı, yeşil çay, meyve çayları, kahve, çay, biberiye, zencefil, karabiber faydalıdır. Özellikle kakulenin, beyni canlandırıcı etkisi vardır.

Felç olmamak için: Çocuk yaştan itibaren, yağ, şeker ve unlu yiyeceklerden kaçınmak, hayvansal gda olarak, balık, tavuk, süt ve yoğurt tüketmek, bol sebze ve meyve yemek, alkolden fast food tarzı gdalardan uzak durmak, kilo almamak kişiyi korur.

Uyku bozukluğu: Bol sebze ve meyve tüketimi yapılmalı, yoğurt ve süt dışında hayvansal ağırlıklı gıdalardan kaçınılmalıdır. Melisa ağırlıklı içinde anason ve papatya bulunan çaylar uykusuzluğa iyi gelir. Kahve, çay ve asitli içecekler akşam alınmamalıdır.

Stres: Beslenmede özellikle B vitaminleri bolca tüketilmelidir. Badem, tahıl ürünleri, makarna, irmik, zeytinyağlı yemekler, taze süt ürünleri, meyve suları, balık tüketmek strese iyi gelir. Bunun yanında fesleğen, limon, nane, gül suyu tavsiye edilir.

Nörolog Doç. Dr. Serdar Dağ
http://haber.mynet.com

Gökyüzü ve Uzayla İlgilenenlere..



Aşağıdaki adresler gökyüzü, gezegenler ve uzayla ilgilenenlere..